4 Mayıs 2009 Pazartesi

altı şapkalı düş

Hoşça kal…
İki düz bir ters hayat. Göreceli döngü. Boktan başlangıçlar. Karanlık duvarlar!
En baştan al..

Fanusumdayım. Arada bir nefes alabilmek için özenle 5 mm çaplık delikler açtığım, aslında pek fazla niteliğe sahip olmayan o derin camdan kabımdayım!
Duygularımın dışa akmaması için en kalın camlardan sipariş ettiğim ve o hiç pislikten çıkmayan ellerin özenle hazırlayıp sunduğu (eminim bundan büyük keyif almışlardır) içten soğuk dıştan sıcak sayılan basit hazinemdeyim.
Yeni çıktım çamurdan. Bu pis koku o yüzden, yadırgamayın. Ufak da olsa çaba gösteriyorsam şu an arınmak için bütün yalanlardan. Arındırmak için kokuşmuş duyguları. ‘belki’ diyebiliyorum ya hala, o bile bu oyundaki sürpriz yumurta aslında..
Buğulu camlar ardında kalan düşlere gülümsüyorum bugün. Terazinin bir kefesinde bir yerde olduklarını bilmenin garip hissi var, bir kefesinde de benden kopup gittiklerini fark etmenin sevimsiz yanı. Peki, acaba, hangisi ağır basmakta?
Kimsesiz şarkı sözleri mırıldanıyorum uyanırken karanlığa. Her söz bana söylenmiş sanki, her nota yüreğime önceden işlenmiş gibi tanıdık, hepsinin bir anlamı var gibi bu boşlukta.
Anlamını yitirmiş sözcükleri sıralıyorum boş bir kağıda. O kadar çoklar ki.. hesabını yapamıyorum. Ellerim titriyor ilerledikçe. Korkuyla karışık bir tutku bu. Direndikçe silikleşiyor gelecek; yarın-lar için pek kelime kalmıyor dağarcığımda.
Ve dar ağacımda birileri sallanmakta..
Bir resim çiziyorum. Kendimle bile paylaşamadıklarımı emanet ediyorum kalemime. Benden çalamadıklarını hapsediyorum. Gece kaçıp gitmeye yeltenirken yakıyorum bütün her şeyi. Kırıyorum kalemi ve parçalıyorum geceyi. Başıma üşüşmesinler sonra..
Her yerde dünden kalma parmak izleri var. Dün-lerden kalma! Aynaya baktığımda gözlerimi görme telaşım var, gözlerime baktığımda başka birini. Yeter dediğimde yankı yapan sesime inatla bağırmaktayım ucuz mekanlarda. Oysa duyulmuyorsa neye yaradı çığlıklar?
Neye yaradı sorular ve aslında neye yarardı ki o hiç verilmeyen cevaplar!
Bugünümü kusuyorum. Dünümü yad etmeye yetmiyor gözyaşlarım, hakkını veremiyor. Buruk bir gülümsemenin acı kokusu var havada, yitik anların huysuzluğu var.

Fanusumdayım. Özel camdan yapılmış hain kabımdayım. Hoyrat ellerce parçalanmış cam kırıklarına dalgın bakışlar atmaktayım.
Ve şu andan itibaren, kırılıp aşılan cam fanus yerine yıkılmaz bir kale yapma hazırlığındayım..