6 Kasım 2012 Salı

'hep biliyorum ki bir yabancıyım ben'


Yüzün en çok bana yakışıyor, durmuyorsun. Bir hayalden sıyrılıp gelen ama yorulmuş ve ama üşümüş bir kahraman gibi büzülüyorsun dizlerime. Başım dönüyor. Mutluluk göz kapaklarıma inen bir perde gibi hareketsiz kılıyor bedenimi. Konuşamıyorum ki kelimeler birikiyor. Yüzün en çok bana yakışıyor diyorum inanmıyorsun.

Biraz ‘acaba’ biriktirdim bozuk para cüzdanlarına. Benim için bakar mısın onlara? Bırakacağım en büyük miras budur, tüm o aldatılmalardan sonra. Biraz kül biraz duman. Biraz zaman biraz talan!

Bir süre uyutsan beni. Masallar anlatsan sessizce; dinlerim. Sana artık inanmadığımı söylemeyeceğim. Bir süre uyut beni ve yakalım bütün gelişigüzelliğini şarkıların. Kanla yaz ki; bozulmasın. Sana artık sevmediğimi söylersem, inanmazsın.

Tüm bu sesler kenetlenmek için yalnızlığa, iyi biliyorum. Zoruma gitmiyor desem yalan olur ama büyüdüm. Kırmızıya boyanmış bir palyaçodan kaçmayacak kadar büyüdüm. Ve gülemeyecek kadar acı biriktirdim kulaklarımda. Bir yalana inanmak ne kadar kanatır dizlerimi bilmiyordum. Bilseydim, aşık bile olabilirdim. Sana ya da bir başkasına.

Aklıma geldi de; ne zaman gelmiştin sen? Ve ne çabuk gitmiştin. Hepsi mi bir rüya, ne kadarı aldanış? Ama olsun, sen korkma, ben yine de uyanırım kızıl-sarı sabahlara. Ben, kendime bile iyi gelemiyorum, sen sakın bana aldanma.

Yine de bir gün anlatacağım herkese tüm güzelliğini şehrimin. İçimde kalmasın. Tüm viranlığına rağmen seni nasıl benimsediğimi söyleyeceğim bütün sokak çocuklarına. İnanmayacaklar. İnandırmak için delireceğim.  Böyle zamanlarda kaçamayacağımı öğrendim, denemeyeceğim. Susacağım belki biraz, susayacağım. Dinlenmeye vakit yaratmayacağım.

Sonra diyeceğim ki; ‘ ben sadece sendelemeden yürümeye çalışıyordum, ve O, sadece düşmekten korktuğu için bana tutunuyordu.’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder