24 Ocak 2009 Cumartesi

alışkanlık yaparsa..


Uyku bedende alışkanlık yapar mı? Yaparsa ne olur? Bünye bundan memnun olur mu, sapıtır kalır mı, felaket düdükleri çalar mı, çalsa da kimin umrunda olur? Yemeksiz, susuz, uykusuz diyemeyeceğim bir hayat nereye kadar devam eder, etse de katkı da bulunur mu?
Uyku bütün kötülüklerin kapatıcısı sanırdım, başlangıcı olmaya yüz tutmuşken. Oysa ne çok seviyorum uyumayı, uyurken unutmayı, düşünmeden gülümsemeyi uykuda, ah şu arada bir yoklayan kabuslarda olmasa.. nasıl seviyorum düşüncesiz, kifayetsiz kalmayı!
Of, yoruldum. Bu kez gerçekten dibe vuruyorum. Aynalardan kaçarak süren bir hayatım var çünkü göz altlarımdaki o, ‘hey sana neler oluyor böyle, neler yapıyorsun kendine, yataktan çıkma vaktin gelmedi mi senin, insanların arasına karışma vaktin gelmedi mi..’ diye çığlıklar atan rengi mora çalan halkacıklar canımı sıkıyor. Çünkü o çok sevdiğim gözlerim aynaya baktığımda ona acımam için, kendime acımam için birden kan toplayıveriyor. .çünkü aynaya baktığımda kendimi görüyorum kendime baktığımda … görülmemesi gerekenleri! Biliyorum. Ama bunu bilmek canımı acıtmıyor işte. Her şey batıyor da bu batmıyor işte.
Kalabalıkları özlemiyorum. Hiç sevmedim zaten. Yeni yüzler, yeni hayatlar, yeni yalanlar, yeni oyuncular, oyunbozanlar… liste uzar da uzar! Aslında hiçbir şeyi özlemiyorum şu an, hiçbir duyguyu barındırmadığım gibi içimde buna da yer vermiyorum. Ne fark eder ki zaten. Kalabalıkları özlesem, hadi diyelim ki karışsam aralarına yutulmaz mıyım bir süre sonra orda? Sanki hiç olmadı mı bugüne kadar?.. tadı ekşi, tadı acı! Tadılası bir şey değil biliyorum. Meğer ne çok şey biliyormuşum ben. O zaman neden hala bu ürkek kız tablosu, neden kaçışlar?
Oysa Melek bile korkmuyor karanlıktan artık. o küçük kadın bile korkmuyor!
Peki, ben neden korkuyorum?
Bak bilmediğin bir şey varmış işte senin de. Ya da daha doğrusu bilmek istemediğin büyük ihtimalle! Ha istesem de ne değişir ki diyorum ve kendi kendime sonuna kadar katılıyorum. Umutları yeşertir mi tekrar bilinmeyenler? Yok artık daha neler!
Sıkıldım. Sıkıldım ve böyle anlarda saçmalamayı çok seviyorum. Aa ne garip meğer bir şeyleri sevebiliyormuşum! Bastırılmış duygularım dışarı çıkabilmek için gün mü sayıyor yoksa? Ne halta yarayacaklarsa!
Kırıldım ve istemiyorum parçalarımı yapıştırmayı. Öyle kırık öyle savunmasız daha hoş geliyorlar gözüme zaten. Hem hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, izler kaybolmayacaksa neden uğraşılır ki dönmek için hayata?
Hayat zor! Hayat katlanılmaz! İnsanlar acımasız! İnsanlar dayanılmaz!
Denemeye gerek yok. Daha fazla yorulmaya, daha fazla aldatılmaya hacet yok!

Kabulleniyorum..

Evet ,ben o kadar güçlü değilim. Evet, ben hala korkuyorum karanlıktan. İtirazı olan?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder